Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adınız:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 5
» Son Üye: Öykü
» Toplam Konular: 158
» Toplam Yorumlar: 731

Detaylı İstatistikler

Son Yorumlar
Olumlu Motivasyon İçeren ...
Forum: Mucizevi Afirmasyonlar & Günlük Motivasyon
Son Yorum: Mucize'm
05-21-2025, 02:35 PM
» Yorumlar: 270
» Okunma: 687
İzmir ile Antalya arası m...
Forum: Türkiye’nin ve Dünyanın Mucizeleri – Keşifler & Paylaşımlar
Son Yorum: Mucize'm
04-17-2025, 03:24 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 0
İstanbul ile Çanakkale ar...
Forum: Türkiye’nin ve Dünyanın Mucizeleri – Keşifler & Paylaşımlar
Son Yorum: Mucize'm
04-17-2025, 03:23 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 0
İzmir ile Ankara arası me...
Forum: Türkiye’nin ve Dünyanın Mucizeleri – Keşifler & Paylaşımlar
Son Yorum: Mucize'm
04-17-2025, 03:22 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 0
İstanbul ile Ankara arası...
Forum: Türkiye’nin ve Dünyanın Mucizeleri – Keşifler & Paylaşımlar
Son Yorum: Mucize'm
04-17-2025, 03:21 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 0
Ayrancılar/İzmir, İzmir i...
Forum: Türkiye’nin ve Dünyanın Mucizeleri – Keşifler & Paylaşımlar
Son Yorum: Mucize'm
04-17-2025, 03:20 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 0
İstanbul Arnavutköy - İzm...
Forum: Türkiye’nin ve Dünyanın Mucizeleri – Keşifler & Paylaşımlar
Son Yorum: Mucize'm
04-17-2025, 03:18 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 0
Kediler neden insanı yala...
Forum: Kediler
Son Yorum: Mucize'm
04-01-2025, 03:48 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 10
Kedilerin sürtünmesi ne a...
Forum: Kediler
Son Yorum: Mucize'm
04-01-2025, 03:45 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 9
Yavru kedi maması tavsiye...
Forum: Kediler
Son Yorum: Mucize'm
04-01-2025, 03:43 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 11

 
  Yemek Duası Türkçe
Yazar: Mucize'm - 03-20-2025, 10:11 PM - Forum: Günlük Dualar - Yorum Yok

Yemek Duası Türkçe

Yemek Duası Türkçe
Elhamdu lillahil lezî edğamenâ ve segânâ ve ceğalenâ minel müslimîn ve Rahmetüllahi ve berakâtühû ğalâ Rasûlinâ Muhammedinillezî yuhibbu'l-Eshiyâe ve'l-eğniyâe ve'l-mütğımîn Allahümmecğal niğmetenâ dâimen ve dînenâ gâiimen ve evlâdenâ ğâlimen ve lâ tüsallid ğaleynâ zâlimâ Allahümmerham sâhibi hazettağami ve'l-âkilîn ve etğım sâhibi haze'tdağami ve'l-hadirîn ve edğımnâ min tağâmil cenneti ve esginâ min şerâbil-kevseri ve ekrimna bi ru'yeti cemâlike yâ ilâhe'l-ğâlemîn lillahi teğalel fatiha
Ya Rabbi! Bize verdiğin bütün nimetlerden dolayı sana şükrediyoruzBizi Şükredenlerden eyle! Nankörlerden eyleme!
Ya Rabbi! Fayda vermeyen ilimden,korkmayan kalpten,doymayan gözden,kabul olunmayan duadan sana sığınırız,
Senden ;sıhhat afiyet ve ahlakın en güzelini dileriz,işlerimize kolaylık,kalplerimize genişlik,sofralarımıza bereket ver
Peygamber Efendimizin Yemekden sonra yaptığı Dua
Ebû Ümâme -radıyallahu anh-den mervîdir ki: Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz yemekten sonra şöylece duâ etmişlerdir:
"Yâ Rabb! Sana, pek çok, ve riyâ gibi şeylerden uzak ve yümn ü bereketi bulunan, nezd-i ulûhiyyetinde makbûl olup merdûd olmayacak derece-i kemâl-i ihlâs üzere, ve hiç bir sûretde kâfi görmiyeceğimiz ve dâima yapmağa devam edeceğimiz ve hiç bir surette bırakmıya-cağımız ve kendisinden hiç bir vakit istiğna göstermiye-ceğimiz bir hamd ile sana hamdederiz Sen bizim Rab-bimizsin; yani ni'metin her türlüsü ile bizi besleyen, yaşatansın"
Yine Ebû Ümâme -radıyallahu anh-den rivâyet olunduğuna göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir yemekten sonra şöyle duâ etmişlerdir:
"Sana hamd ederiz ey Rabbimiz! ni'metinden müs-tağnî değiliz Her dâim senin in'âm ve itâmına; yani bize ni'met verip yedirmene muhtacız Bu taâm da veda' taâmımız olmayıp daha çok hayırlı ömürler ihsan ile, nankörlük edilmeyen, dâima şükür edilen ni'met ver ey Rabbimiz, yani sana dâima şükredeceğiz"
Bir defasında da şöyle demişlerdir:
"Yâ Rabb! Sana hamd ederiz Bu hamdimiz senin ihsan etmiş olduğun ni'metlerine mukabil olamaz, ve senin azamet-i ulûhiyyetin ve rubûbiyyetin hakkını îfâya asla kâfi değildir Sana gerektiği gibi hamdedemediğimiz için aczimizi arzederiz Ey Rabbimiz! Zîrâ nimetlerini saymak mümkün değildir"
"Allah Teâlâ Hazretlerine hamdederiz Bize kifâyet edecek derecede yemek ve sâir nimetlerini ihsan buyurdu Yedirdi ve kanasıya içirdi Allah Teâlâ Hazretlerinin azamet ve ulûhiyyetinin hakkı tamamiyla îfâsı kabil değildir Ve Allah Teâlâ Hazretlerinin sayılmayacak kadar çok nimetleri hiç bir suretle inkâr edilemez"
Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz yine buyurmuşlardır ki:
"Sizden herhangi biriniz yemek yediğiniz zaman:
"Ey Rabbimiz! Bize bunu mübarek ve bereketli kıl ve bundan bize ziyâdece ver" desin ve
"Sütten başka hiç bir şey hem yemek, hem içecek yerine geçmez" buyuruldu

Bu konuyu yazdır

  Nimete Şükür Duası Ve Anlamı
Yazar: Mucize'm - 03-20-2025, 10:09 PM - Forum: Günlük Dualar - Yorum Yok

Nimete Şükür Duası Ve Anlamı

Nimete Şükür Duası Ve Anlamı
رَبِّ أَوْزِعْنِي أَنْ أَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّتِي أَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلَى وَالِدَيَّ وَأَنْ أَعْمَلَ صَالِحًا تَرْضَاهُ وَأَدْخِلْنِي بِرَحْمَتِكَ فِي عِبَادِكَ الصَّالِحِينَ
OKUNUŞU:”Rabbi evzi’nî en eşküra ni’meteke’lletî en’amte aleyye ve alâ vâlideyye ve a’mel sâlihan terdâhü, ve edhılnî bi rahmetike fî ibâ dike’s-salihîn” (Neml,27/19)
ANLAMI:”Ya Rabbi! Bana ,anneme ve babama ihsan ettiğin nimetine şükretmemi ve razı olacağın ameller yapmamı nasip et;rahmetinle beni Salih kulların arasına kat

Bu konuyu yazdır

  Yeni İşe Başlarken Hangi Dua Okunur
Yazar: Mucize'm - 03-20-2025, 10:08 PM - Forum: Dilek ve Niyet Duaları - Yorum Yok

Yeni İşe Başlarken Hangi Dua Okunur

Yeni işe başlarken hangi dua okunur
OKUNUŞU:
"Rabbenâ âtinâ min-ledünke rahmeten ve heyyi'lenâ min emrina raşedâ
Rabbi'ş-rah lî sadrî ve yessirlî emrî"
MA'NASI:
"EY RABBİMİZ! Bize kendi katından bir rahmet ver Ve bu işimizde bize
doğruluk ver,
bizim için muvaffakiyet (başarı) hazırla" "Rabbim, göğsümü aç, ve
işimi kolaylaştır"

Bu konuyu yazdır

  Siğil Duası Ne Zaman Okunur
Yazar: Mucize'm - 03-20-2025, 10:04 PM - Forum: Şifa Duaları - Yorum Yok

Siğil Duası Ne Zaman Okunur

Siğil Duası Ne Zaman Okunur
Peygamberimiz hanımlarından birinin elinde siğil görünce ona şu duayı okumasını tavsiye etmiş ve o hanımı o dertten kurtulmuş “Allâhümme yâ musağğırel kebiyri ve mükebbires-sağıyri sağır mâ bi”
Üç tane kağıt alınıp her birine (ا د ر ى ) yazılırher bir kağıda bir fatiha üç ihlas okunup siğillere sürülür Her gün bir kağıt yakılır
İri bir tuz tanesi üzerine bir fatiha üç ihlas okunup siğillere sürülür Daha sonra bu tuz bir bahçeye gömülür
Sabah kalkar kalkmaz sağ elin işaret parmağı dil ile ıslatılır Siğil yahut sivilcenin etrafında üç defa daire şeklinde çevrilir Sonra parmak tekrar ıslatılıp siğil tükrükle yağlanır Buna bir hafta devam edilir
İğde ağacından besmele ile bir dal koparılır Ya rabbi bu dal kuruduğu gibi falancanın siğilleride kurusun denip dal bir kenara atılır
TEMRE İÇİN:
Terme üzerine hafifçe dokunarak iğne ucu ile zuhruf suresi 79 ayet yazılırsa şifa bulur
Türkçe Okunuşu: “Em ebremû emren fe innâ mumbrimûn”
أَمْ أَبْرَمُوا أَمْرًا فَإِنَّا مُبْرِمُونَ Temre olan yer bir çöp ile dıştan içe doğru daire şeklinde çizilerek yukardaki ayet bir nefeste 7 kere olmak üzere 7 kere (top:49) okunur
Kalem suresi 16-20  ayetler 7 defa okunur Her okuyuşta 20 ayet 7 defa tekrar edilir ve termeye üflenir Buna yedi gün devam edilir

Bu konuyu yazdır

  Hayırlı Bir İş Bulmak İçin Okunacak Dua
Yazar: Mucize'm - 03-20-2025, 10:02 PM - Forum: Dilek ve Niyet Duaları - Yorum Yok

 Hayırlı Bir İş Bulmak İçin Okunacak Dua
Hayırlı Bir İş Bulmak İçin Okunacak Dua
İş bulmak ve hayırlı bir iş bulmak için dua Her sabah namazından sonra evden çıkmadan önce iş görüşmesine giderken iş arayışlarınızı yaparken günde 70 kere okuyunuz
Bismillahirrahmannirrahim
Rabbena atina min ledunke rahmeten ve heyyi’ lena min emrina reşeda
Anlamı
Ey Rabbimiz, bize katından rahmet ver ve işimizde bizim için muvafakiyet hazırla
Kehf Suresi / 10 ayet

Bu konuyu yazdır

  MÜLK SURESİ ARAPÇA OKU - Tebareke Suresi Türkçe Okunuşu (Diyanet Meali), Anlamı ve Fa
Yazar: Mucize'm - 03-20-2025, 09:58 PM - Forum: Günlük Dualar - Yorum Yok

MÜLK SURESİ ARAPÇA OKU - Tebareke Suresi Türkçe Okunuşu (Diyanet Meali), Anlamı ve Fazileti

Mülk suresi Medine zamanında inmiştir. Tebareke suresi olarak da adlandırılan sure 30 ayetten oluşmaktadır. Adını birinci ayette geçmekte olan "El-mülk" kelimesinden alır. Sure içerisinde başlıca yer alan konular arasında; Allah'ın azameti, Allah'ın birliğinin ve kudretinin delilleri, öldürtükten sonra dirilmeyi ve inkar edenlerin nasıl bir akıbete sahip olacağı yer alır. Okunması oldukça faziletli olan bu sure için hazırladığımız Mülk suresi oku ve dinle içeriğimizde Tebareke suresi Türkçe ve Arapça okunuşu, anlamı, faziletleri, tefsiri ve Diyanet meali yer almaktadır. Sureyi ezberlemek isteyen kişiler Türkçe okunuşundan faydalanabilirler.
Mülk suresi anlamı, Türkçe ve Arapça okunuşu, Tebareke suresi Diyanet meali ile fazileti vatandaşlar tarafından merak ediliyor. Mülk Suresi, mushaftaki sıralamada altmış yedinci, iniş sırasına göre yetmiş yedinci suredir. Tur suresinden sonra, Hâkka sûresinden önce Mekke’de nâzil olmuştur. Mülk Suresi Dinlemek ve ezberlemek isteyenler sayfamızda detaylı olarak tüm bilgileri verilmiş olan surenin içeriğini inceleyebilirler.
Mülk Suresi (Tebareke) Türkçe Okunuşu
1. Tebarekelleziy biyedihilmulku ve huve 'ala kulli şey'in kadiyrun.
2. Elleziy halekalmevte velhayate liyebluvekum eyyukum ahsenu 'amelen ve huvel'aziyzulğafuru.
3. Elleziy haleka seb'a semavatin tıbakan ma tera fiy halkırrahmani min tefavutin ferci'ılbasare hel tera min futurin.
4. Summerci'ılbasare kerreteyni yenkalib ileykelbesaru hasien ve huve hasiyrun.
5. Ve lekad zeyyennessemaeddunya bimesabiyha ve ce'alnaha rucumen lişşeyatıyni ve a'tedna lehum 'azabesse'ıyri.
6. Ve lilleziyne keferu birabbihim 'azabu cehenneme ve bi'selmasıyru.
7. İza ulku fiyha semi'u leha şehiykan ve hiye tefuru.
8. Tekadu temeyyezu minelğayzı kullema ulkıye fiyha fevcun seelehum hazenetuha elem yet'kum neziyrun.
9. Kalu bela kad caena neziyrun fekezzebna ve kulna ma nezzelellahü min şey'in in entüm illa fiy dalalin kebiyrin.
10. Ve kalu lev kunna nesme'u ev na'kılu ma kunna fiy ashabisse'ıyri.
11. Fa'teref'u bizenbihim fesuhkan liashabisse'ıyri.
12. İnnelleziyne yahşevne rabbehum bilğaybi lehum mağfiretun ve ecrun kebiyrun.
13. Ve esirru kavlekum evicheru bihi innehu 'aliymun bizatissuduri.
14. Ela ya'lemu men haleka ve huvelletıyfulhabiyru.
15. Huvelleziy ce'ale lekumul'arda zelulen femşu fiy menakibiha ve kulu min rizkıhi ve ileyhinnuşuru.
16. Eemintum men fiyssemai en yahsife bikumul'arda feiza hiye temuru.
17. Em emintum men fiyssemai en yursile 'aleykum hasıben feseta'lemune keyfe neziyri.
18. Ve lekad kezzebilleziyne min kablihim fekeyfe kane nekiyri.
19. Evelem yerev ilettayri fevkahum saffatin ve yakbıdne ma yumsikuhunne illerrahmanu innehu bikulli şey'in basıyrun.
20. Emmen hazelleziy huve cundun lekum yansurukum min dunirrahmani inilkafirune illa fiy ğururin.
21. Emmen hazelleziy yerzukukum in emseke rizkahu bel leccu fiy 'utuvvin ve nufurin.
22. Efemen yemşiy mukibben 'ala vechihi ehda emmen yemşiy seviyyen 'ala sıratın mustekıymin.
23. Kul huvelleziy enşeekum ve ce'ale lekumussem'a vel'ebsare vel'ef'idete kaliylen ma teşkurune.
24. Kul huvelleziy zereekum fiyl'ardı ve ileyhi tuhşerune.
25. Ve yekulune meta hazelva'du in kuntum sadikıyne.
26. Kul innemel'ılmu 'ındallahi ve innema ene neziyrun mubiynun.
27. Felemma reevhu zulfeten siy-et vucuhulleziyne keferu ve kıyle hazelleziy kuntum bihi tedde'une.
28. Kul ereeytum in ehlekeniyallahu ve men me'ıye ev rahımena femen yuciyrulkafiriyne min 'azabin eliymin.
29. Kul huverrahmanu amenna bihi ve 'aleyhi tevekkelna feseta'lemune men huve fiy dalalin mubiynin.
30. Kul ereeytum in asbeha maukum ğavren femen ye'tiykum bimain me'ıynin.
Mülk Suresi Konusu
Sûre genel olarak Allah Teâlâ’nın varlığı ve birliğini, azametini, evrendeki hükümranlığını, tek tanrı ve tek yaratıcı olduğunu, hayatın ve ölümün var ediliş amacını ve öldükten sonra dirilmeyi konu edinmektedir. Sûrede ayrıca insanlığın ilâhî vahyin uyarıcılığına muhtaç olduğuna işaret edilmekte, bunu kabul etmeyenlerin karşılaşacakları kötü sonuçla ilgili uyarılar yapılmaktadır.
Mülk Suresi Fazileti
Hz. Peygamber, Mülk sûresinin onu okuyanları kabir azabından koruyacağını ifade buyurmuşlar (Tirmizî, “Fezâilü’l-Kur’ân”, 9; Şevkânî, V, 296), bu sebeple cenazelerin ardından bu sûrenin okunması âdet olmuş, yaygınlık kazanmıştır. Bu hadisi, “sûreyi okuyup amel edenlerin, kabir azabını gerektiren günahlardan uzak duracağı ve böylece azaptan kurtulacağı” şeklinde anlamak da mümkündür.
Mülk Suresi Diyanet Meali
(1)Mutlak hükümranlık elinde olan Allah aşkındır, cömerttir ve O’nun her şeye gücü yeter.
(2)Hanginizin davranışça daha iyi olduğunu deneyerek göstermek için ölümü ve hayatı yaratan O’dur. O, güçlüdür, çok bağışlayıcıdır.
(3) Yedi göğü birbiriyle tam bir uygunluk içinde yaratan O’dur. Rahmânın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor musun?
(4) Sonra gözünü tekrar tekrar çevir de bak; (kusur arayan) göz aradığını bulamadan bitkin olarak sana dönecektir.
(5) Gerçek şu ki biz yakın göğü kandillerle süsledik. Ayrıca bunlarla şeytanların taşlanmasını sağladık ve onlara alevli ateş azabını hazırladık.
(6) Rablerini inkâr edenlere cehennem azabı vardır. Orası ne kötü bir varış yeri!
(7) Oraya atıldıklarında, onun kaynarken çıkardığı uğultuyu işitirler.
(8) Cehennem neredeyse öfkesinden çatlayacak! Oraya her bir grup atıldıkça, muhafızları onlara, "Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?" diye sorarlar.
(9) Şöyle cevap verirler: "Evet, doğrusu bize bir uyarıcı (peygamber) gelmişti; fakat biz onu yalancılıkla itham etmiş ve ‘Allah hiçbir şey göndermemiştir; siz gerçekten büyük bir sapkınlık içindesiniz!’ demiştik."
(10) "Şayet kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, şimdi şu alevli cehennemin mahkûmları arasında olmazdık!" diye de ilâve ederler.
(11) Böylece günahlarını itiraf etmiş olurlar. O alevli ateşin mahkûmları artık rahmetten mahrumdurlar.
(12) Görmedikleri halde rablerinden korkup saygı duyanlara gelince, onları da hem bir bağışlanma hem de büyük bir ödül beklemektedir.
(13) Sözünüzü ister gizleyin isterse açığa vurun; unutmayın ki O, kalplerin içindekini bilmektedir.
(14) Yaratan bilmez olur mu? O, bütün inceliklerin farkındadır ve her şeyden haberdardır.
(15) Yeryüzünü sizin için kullanışlı hale getiren O’dur. Üzerinde dolaşın ve Allah’ın rızkından yiyip için; (ama unutmayın ki) dönüş yalnız Allah’adır.
(16) Göktekinin sizi yerin dibine batırmayacağından emin misiniz? Bir de bakarsınız yeryüzü altüst olmuş!
﴾17) Yahut gökte olanın üzerinize taş yağdıran bir fırtına göndermeyeceğinden emin misiniz? Uyarılarımın ne demek olduğunu yakında anlayacaksınız!
(18) Onlardan öncekiler de (gerçekleri) yalan saymışlardı; ama verdiğim ceza da nasıl olmuştu?
(19) Üstlerinde kanatlarını aça kapaya uçan kuşları hiç görmediler mi? Onları (havada) rahmândan başkası tutmuyor. Şüphesiz O her şeyi görmektedir.
(20) Peki, rahmâna karşı size yardım edecek askerleriniz kimler? İnkârcılar ancak derin bir gaflet içinde bulunmaktadırlar.
(21)Yahut Allah lutfettiği rızkı kesiverse size rızık verebilecek olan kim? Hayır! Onlar azgınlıkta ve haktan sapıp uzaklaşmakta ısrar ediyorlar.
(23) De ki: "Sizi yaratan, size işitme duyusu, gözler ve kalpler veren O’dur. Ne az şükrediyorsunuz!"
(24) De ki: "Sizi yeryüzünde çoğaltıp yayan O’dur; sadece gelip O’nun huzurunda toplanacaksınız."
(25)"Doğru sözlü iseniz (söyleyin), bu tehdit ne zaman gerçekleşecek?" derler.
(26) De ki: "O bilgi yalnız Allah’a mahsustur, ben ise sadece açık bir uyarıcıyım."
(27) Ama onu yakından gördükleri zaman, inkâr edenlerin yüzleri kara çıkacak ve (kendilerine), "İşte sizin isteyip durduğunuz budur!" denilecektir.
(28) De ki: "Beni ve beraberimdekileri Allah öldürse bizi esirgerse de (âhiret ümidimiz bâkidir); peki söyler misiniz, inkârcıları (âhiretteki) can yakıcı azaptan kurtaracak olan kimdir?"
(29) De ki: "O, rahmândır; biz O’na iman etmiş ve O’na güvenip dayanmışızdır. Kimin düpedüz bir sapkınlık içinde olduğunu yakında anlayacaksınız!"
(30) Bir de şunu sor: "Suyunuz çekiliverse size akarsuyu kim getirebilir?
Mülk Suresi Tefsiri
Sûrenin özeti mahiyetinde olan bu âyetlerin ilkinde Allah’ın yüceliği, kudreti, evrendeki hükümranlığı ve her şeyin kendisinin kudret elinde olduğu, evrende istediği gibi tasarrufta bulunabileceği ifade edilmiş, sonraki âyetlerde ise O’nun kudretinin eserlerinden örnekler verilmiştir (1. âyette “aşkındır, cömerttir” diye çevirdiğimiz tebâreke fiilinin diğer anlamları hakkında bilgi için bk. Furkån 25/1). 2. âyet yüce Allah’ın kudret ve tasarrufunu en açık bir şekilde gösteren delilleri içermekte; Allah’ın, dünyada insanların güzel işler yapma hususunda birbirleriyle rekabet etmelerini sağlamak, kimlerin kendi emir ve yasaklarına uyarak daha güzel işler yapacağını ortaya çıkarmak için hayatı ve ölümü yarattığını bildirmektedir. Aynı âyette önce ölüm, sonra hayat geçtiği için burada “ölüm” kavramıyla, hayattan önceki cansızlık halinin mi yoksa dünya hayatının sona ermesi ve âhiret hayatına geçiş halinin mi kastedildiği hususunda farklı görüşler vardır. Bir kısım müfessirler âyetteki sıralamayı dikkate alarak ölümden maksadın dünya hayatından âhiret hayatına geçiş hali, hayattan maksadın ise âhiret hayatı olduğunu söylemişlerdir (Râzî, XXX, 55; Elmalılı, VII, 5159). İkinci grup ise ölümle dünya hayatından âhiret hayatına geçiş halinin, hayatla da dünya hayatının kastedildiği kanaatindedir (Zemahşerî, IV, 134); bizim tercihimiz de budur. Zira hayat da ölüm de imtihan için yaratılmıştır; imtihan yeri ise âhiret değil dünyadır. Her ikisinin de bu dünyada olması amaca daha uygun görünmektedir. Hayat ölümden önce olduğu halde âyette sonra gelmesi ise çeşitli şekillerde yorumlanmıştır (bk. Râzî, XXX, 55; Ateş, IX, 526-527). Dikkat çekici bir yoruma göre eşyada aslolan yokluk olduğu, varlık ve hayat sonradan verildiği için âyette ölüm önce gelmiştir (Şevkânî, V, 297). Bizce de isabetli olan diğer bir yoruma göre ölüm insanlara hayatın sorumluluğunu hatırlattığı, onları iyi işler yapmaya teşvik ettiği ve bir uyarıcı olduğu, nihayet insanda “imtihan” sorumluluğunu daha canlı tuttuğu için âyette ölüm önce zikredilmiştir. Nitekim hayat bir hayırlı faaliyetler alanı, ölüm ise bu faaliyetlerin karşılığının verileceği ebedî varlık sahnesine geçişi sağlayan dönüm noktası, Hz. Peygamber’in de belirttiği gibi bir uyarıcıdır (bk. Râzî, XXX, 55). İfadenin akışına ve lafız güzelliğine daha uygun olduğu için “mevt” (ölüm) kelimesinin önce geldiği de düşünülebilir.
3-4. âyetlerde evrenin eksiksiz-kusursuz yaratılışına, mükemmel işleyişine ve düzenine dikkat çekilmekte, böylece bu muhteşem varlık düzeninin bir tesadüfle meydana gelmiş olamayacağı ve devam edemeyeceği; bunun ancak üstün bir ilim, irade ve kudret sahibinin yaratması ve yönetmesiyle mümkün olduğu belirtilmektedir (yedi göğün anlamı hakkında bk. Bakara 2/29).
Meâlde “Sonra gözünü tekrar tekrar çevir de bak” diye tercüme ettiğimiz cümlenin lafzî karşılığı, “Sonra gözünü iki kez daha çevir de bak” şeklindedir. Ancak bu ibare çokluktan kinaye olup sayı olarak iki defayı değil, defalarca bakmayı ifade eder (bk. İbn Âşûr, XXIX, 19-20).
Yıldızlarla donatılmış gibi bir görüntü verdiği için gökyüzünün kandillerle süslenmesinden söz edilmiş, yıldızlar geceleyin kandil gibi ışık saçtıklarından onlara mecaz olarak “kandiller” (mesâbîh, tekili: misbâh) denilmiştir (Taberî, XXIX, 3). Yıldızlarla şeytanların taşlanmasından maksat ise göklerdeki meleklerin konuşmalarını dinleyip onlardan bilgi sızdırmak için kulak hırsızlığı yapmak isteyen şeytanların bu yıldızlardan çıkan parlak ışıklarla, bir tür ateş toplarıyla engellenmesidir. Bu ve benzeri âyetlerle ilgili olarak klasik tefsirlerde ayrıntılı yorumlar bulunmakla birlikte müteşâbihattan olan bu tür âyetlerin anlamları hakkında zamana, şartlara, bilimsel verilere göre farklı görüşler ileri sürmek mümkündür. Ayrıca gayb konularına giren âyetlerin yorumunda iddialı olmamak gerekir. Çünkü gayb âleminin mahiyetini Allah’tan başka kimse bilemez; biz gayb bilgilerine sadece inanırız (gökyüzünün yıldızlarla süslenmesi ve bunlarla şeytanların taşlanması konusunda bilgi için bk. Hicr 15/16-18; Sâffât 37/6-10). “Taşlanma” şeklinde çevirdiğimiz rücûm kelimesi “sağlam bir bilgiye dayanmadan konuşmak, kafadan atmak” mânasına da geldiği için âyete, “insan ve cin şeytanlarının yıldızlara bakarak aslı faslı olmayan şeyler söylemeleri” mânası da verilmiştir (Şevkânî, V, 299).
Bazı âhiret sahnelerini tasvir eden bu âyetler, kimlerin daha güzel davranacağını sınamak için ölümün ve hayatın yaratıldığını ifade eden 2. âyetle irtibatı olup, bu dünyada Allah’a isyan edenlerin öte dünyada çekecekleri cezayı, O’na karşı saygılı olup günah işlemekten korunanların elde edecekleri ödülleri açıklamaktadır. 6-8. âyetlerdeki tasvirler cezanın ne derece şiddetli olduğunu daha iyi hissettirme amacına yöneliktir. 8. âyette “uyarıcı” diye çevirdiğimiz nezîrden maksat peygamberdir (İbn Âşûr, XXIX, 25). Âyette dünyada peygamberin çağrısına ve uyarılarına kulak tıkayıp inkâr ve isyanlarını sürdürmekte direnenlere, yarın kıyamet gününde, “Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?” diye sorulacağını bildiren ifade aslında yaşayanlar için bir uyarıdır. 9-11. âyetler o gün iş işten geçtikten sonra değil, fakat bugün fırsat eldeyken o uyarıya kulak vermek, yani peygamberi tanımak, ayrıca Allah’ın insanlığa büyük lutfu olan aklı ve diğer bilgi imkânlarını da kullanarak hak ve hidayet yolunu bulmak gerektiğine, ebedî kurtuluşun ancak bu sayede kazanılabileceğine işaret etmektedir. 12. âyet ise müminlerin nâil olacağı uhrevî mutluluğun veciz bir özetidir.
Bu dünyada günah işleyenler, ya kendilerini görüp gözeten Allah’ın varlığına inanmıyor veya inanmakla birlikte dünyevî hırs ve menfaatleri, nefsânî arzuları yüzünden gaflete dalıp sorumluluklarını unutuyorlar. İşte bu âyetlerde inkârcılara ve gafillere Allah’ın gizlisiyle açığıyla her şeyi kuşatan ilmi hatırlatılmakta, kendilerinden hayatlarını buna göre düzenlemeleri istenmektedir.
Cenâb-ı Allah, kendisinin güç ve kudretini gösteren delilleri bir defa daha gözler önüne sermekte; yerkürenin yaratılması, her türlü nimet ve imkânlarla donatılarak üzerinde yaşanılır hale getirilmesinin, sonsuz bir gücün varlığını ve birliğini gösterdiğine dikkat çekmektedir. “Üzeri” diye çevirdiğimiz menâkibihâ tamlamasındaki menâkib kelimesi, “omuz” anlamına gelen menkibin çoğulu olup mecaz olarak yeryüzündeki yolları, köşe bucak ve dağları ifade eder (Şevkânî, V, 301-302). Yüce Allah, bu nimetleri kulları için yarattığını bildirerek onlara yeryüzünde dolaşmalarını, yarattığı rızıklardan yiyip içmelerini istemiş; arkasından “Dönüş yalnız Allah’adır” buyurmak suretiyle insanların dünya nimetleri ve zevklerine dalarak kendi varlığını, sonsuz kudretini ve âhiret hayatını unutmamaları gerektiği, zira her nimetin bir sorumluluğu olduğu mesajını vermiştir.
Müfessirler “gökte olan”dan maksadın kim veya ne olduğu konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir: 1. Bundan maksat Allah’tır; ancak bu mecazi bir anlatım olup maksat O’nun yüceliğini ve gücünün sonsuzluğunu vurgulamaktır. Allah mutlak mânada yücedir, sonsuz ve sınırsızdır, zamanda ve mekânda olanlar ise sınırlıdır ve Allah bu sınırlamalardan münezzehtir. 2. Maksat gökteki meleklerdir. Onlar Allah’ın emriyle yeryüzüne inerek kendilerine verilen görevleri yerine getirirler. 3. Maksat, Allah’ın gökten inen azabıdır. Allah’ın rahmeti ve nimeti nasıl gökten iniyorsa O’nun azabı da inkârcı ve isyankârların başına gökten iner (daha geniş bilgi için bk. Râzî, XXX, 69-70; Elmalılı, VII, 5232 vd.; İbn Âşûr, XXIX, 33). Bize göre burada geçen “gök” kelimesiyle, fizikî evrenin gökleri değil, madde ötesi, yüce olan varlık düzeyi kastedilmiş olmalıdır.
15. âyette belirtilen imkânların iyi değerlendirilmesi gerektiği yönünde ikazlar içeren bu âyetlerde insanların, yeryüzündeki nimetlerden yararlanırken azgınlık ve taşkınlık göstermemeleri gerektiğine, aksi takdirde yeryüzünde şiddetli felâketlerin, yıkımların vuku bulacağına, böylece Allah’ın gönderdiği uyarıcıyı (peygamber), onun uyarılarını önemsemeyenlerin şiddetle cezalandırılacaklarına dikkat çekilmektedir. Nitekim 18. âyette de geçmişte gerçekleri yalan sayanların bu şekilde cezalandırıldığı hatırlatılmaktadır (krş. Kasas 28/81; Hâkka 69/6-8).
Yüce Allah’ın başka bir eseri olan kuşların uçma yeteneğine işaret edilerek Allah’ın kudretinin bir işareti daha gözler önüne serilmektedir. Yer çekimine rağmen kuşların gökyüzünde kanat çırparak uçması ve süzülmesi, her gün gördüğümüz için önemini gözden kaçırdığımız, gerçekte ise Allah’ın sanat ve kudretini gösteren hârika olaylardandır. Kuşlara bu yeteneği veren Allah’tır. Burada Allah’ın merhametini yansıtan rahmân isminin kullanılmış olması, O’nun mahlûkata merhametle muamele ettiğini, varlık düzeninin O’nun rahmetinden bir yansıma olduğunu ima eder. 21. âyetlerde rızık olarak anılan nimetler de rahmân isminin sürekli tecellisi olup bu tecelli bir an kesilecek olsa hayatın bütünüyle yok olacağına dikkat çekilmektedir.
Şeytanlara uyarak, mânevî körlük içinde bâtıl yollarda giden inkârcı nankör ile hak yolda yürüyen mümin temsilî olarak karşılaştırılmakta, bunlardan hangisinin hedefine daha güvenli olarak ve şaşmadan ulaşacağı soru-cevap yöntemiyle anlatılmaktadır.
Doğduğunda hiçbir bilgiye sahip olmayan insana bilgi vasıtalarından kulaklar, gözler ve kalpler (akıllar) verildiğinin hatırlatılması, insanın en değerli ve ayırıcı niteliğinin gözlem ve düşünme kapasitesi olduğuna ve bu nimetleri verene şükretmek gerektiğine işaret eder. Bu nimetler aynı zamanda Allah’ın eşsiz sanatını ve sonsuz kudretini göstermesi bakımından da önemlidir. Muhatabın sağduyusuna hitap edilerek onun yanlış inanç ve tutumlardan kurtulması, Allah’ın varlığına ve birliğine iman etmesi istenmektedir. Allah Teâlâ’nın sonsuz kudretini gösteren delillerden biri de insanoğlunun yeryüzünde yaratılması, türetilmesi ve çoğaltılmasıdır. Onları bu şekilde türetip yeryüzüne yayma gücüne sahip olan Allah, öldükten sonra dirilterek huzurunda toplamaya da kadirdir. Nitekim 24. âyetin son cümlesinde, “Sadece O’nun huzurunda gelip toplanacaksınız” ifadesiyle buna işaret edilmiştir (bu âyetlerin tefsiri için ayrıca bk. Nahil 16/78; Mü’minûn 23/78-79).
Bir önceki âyette insanların kıyamet gününde Allah’ın huzurunda toplanacakları haber verilince inkârcılar öğrenmek için değil, Hz. Peygamber’le alay etmek maksadıyla bu olayın ne zaman gerçekleşeceğini sormuşlardı. Devamındaki âyette bu soruya Hz. Peygamber’in nasıl cevap vermesi gerektiği bildirilmektedir. 27. âyette de inkârcıların âhirette azabı gördüklerindeki halleri anlatılmakta, inanmadıkları âhiret azabını ve kıyametin korkunç olaylarını yakından gördükleri zaman yüzlerinde meydana gelen üzüntü belirtileri ve psikolojik çöküntü tasvir edilmekte veya –bizim tercih ettiğimiz meâle göre– inkârcıların yüzlerinin kara çıkacağı ve mahcup olacakları bildirilmektedir. İşte inkârcılar, dünyada inkâr ettikleri ve alay ederek gelmesini istedikleri azabın bu azap olduğunu ya kendi aralarında konuşurlar veya melekler tarafından onlara söylenir.
Müşrikler Hz. Peygamber’in ölümünü istiyor ve bunu açık bir şekilde dile getirmekten de çekinmiyorlardı (bk. Tûr 52/30-31). Hatta onu öldürmek için tuzak kuruyor (bk. Enfâl 8/30), böylece ondan ve getirdiği dinden kurtulacaklarını sanıyorlardı. İşte bu âyetler onların niyet ve beklentilerine bir cevap olmak üzere inmiştir (bk. Râzî, XXX, 76). 28. âyette Hz. Peygamber’in varlığına son verilmesinin veya ölümünün ertelenmesinin müşrikler için herhangi bir fayda sağlamayacağı, kendilerine verilecek elem verici cezayı önleyecek bir gücün de asla bulunmadığı ifade edilmiştir. Âyette ayrıca hayatın ilâhî bir rahmet olduğuna, Hz. Peygamber’in de eceli geldiğinde öleceğine işaret edilmektedir (İbn Âşûr, XXIX, 51-52). 29. âyette ise müminlerin inandıkları ve güvendikleri Tanrı’nın esasen müşriklerce de bilinen ve rahmân ismiyle anılan yüce Allah olduğu belirtilmiş, bu gerçeğin kendilerine tebliğ edilmesi Hz. Peygamber’e emredilmiştir.
Allah’ın kudretini, lutufkârlığını yeniden hatırlatan bu âyet 15 ve 21. âyetlerle bağlantılı olup kuvvetli ihtimalle Hz. Peygamber ile müşrikler arasında geçen bir tartışmanın sonucu olarak onlara yöneltilmiş eleştiri ve uyarı amaçlı bir sorudur. 15. âyette Allah’ın yeryüzünü kullanışlı hale getirdiği ifade edildikten sonra insanlardan O’nun yarattığı rızıklardan yararlanmaları istenmiş; 21. âyette de rızkın Allah’a ait olduğu, O verdiği rızkı kestiği takdirde rızık verecek birinin asla bulunmayacağı bildirilmişti. Burada da rızıkların en önemlisi ve hayatın ana unsuru olan suyun yerin derinliklerine çekilmesi halinde Allah’tan başka yeryüzünde su yaratacak bir gücün bulunmadığına işaret edilerek, böylesine eşsiz kudretin sahibi yüce Allah’ı bırakıp da bâtıl tanrılara tapanlar, ne kadar yanlış bir yolda oldukları üzerinde düşünmeye çağrılmaktadır.
Mülk Suresi (Tebareke) Ayet Sayısı
Mülk Suresi 30 ayetten oluşmaktadır.

Bu konuyu yazdır

  Vakıa Suresi Okunuşu - Türkçe Anlamı, Arapça Yazılışı ve Fazileti (Diyanet Meali)
Yazar: Mucize'm - 03-20-2025, 09:55 PM - Forum: Günlük Dualar - Yorum Yok

Vakıa Suresi Okunuşu - Türkçe Anlamı, Arapça Yazılışı ve Fazileti (Diyanet Meali)

Mekke döneminde nazil olan Vakıa suresi 96 ayetten oluşmaktadır. Vakıa suresi anlamı ve Diyanet meali itibariyle kıyamet kopmasından ve sonrasındaki dehşet verici durumlarda insanların içinde bulundukları gruplardan bahsetmektedir. Halk arasında zenginlik suresi olarak da bilinmektedir. Sure hakkında hazırladığımız içeriğimizde Vakıa Suresi Türkçe Okunuşu ve Arapça yazılışı ile birlikte fazileti ve tefsiri gibi detaylı tüm bilgiler yer alıyor.
Vakıa Suresi anlamı, Türkçe okunuşu ve Arapça yazılışı, Diyanet meali ile fazileti içeriğimizde yer almaktadır. İşte sure hakkındaki tüm detaylar...
Vakıa Suresi Türkçe Okunuşu
1. İza veka'atilvaki'atu.
2. Leyse livak'atiha kazibetun.
3. Hafıdatun rafi'tun.
4. İza ruccetil'ardu reccen.
5. Ve bussetilcibalu bessen.
6. Ve fekanet hebaen munbessen.
7. Ve kuntum ezvacen selaseten.
8. Feashabulmeymeneti ma ashabulmeymeneti.
9. Ve ashabulmeş'emeti ma ashabulmeş'emeti.
10. Vessabikunessabikune.
11. Ulaikelmukarrabune.
12. Fiy cennatin na'ıymi.
13. Sulletun minel'evveliyne.
14. Ve kaliylun minel'ahıriyne.
15. 'ala sururin medunetun.
16. Muttekiiyne 'aleyha mutekabiliyne.
17. Yetufu 'aleyhim veldanun muhalledune.
18. Biekvabin ve ebariyka ve ke'sin min ma'ıynin.
19. La yusadda'une 'anha ve la yunzifune.
20. Ve fakihetin mimma yetehayyerune.
21. Ve lahmi tayrin mimma yeştehune.
22. Ve hurun 'ıynun.
23.Keemsalillu'luilmeknuni.
24.Cezaen bima kanu ya'melune.
25.La yesme'une fiyha lağven ve la te'siymen.
26.İlla kıylen selamen selamen.
27.Ve ashabulyemiyni ma ashabulyemiyni.
28.Fiy sidrin mahdudin.
29.Ve talhın mendudin.
30.Ve zıllin memdudin.
31.Ve main meskubin.
32.Ve fakihetin kesiyretin.
33.La maktu'atin ve la memnu'atin.
34.Ve furuşin merfu'atin.
35.İnna enşe'nahunne inşaen.
36.Fece'alnahunne ebkaren.
37.'Uruben etraben.
38.Liashabilyemiyni.
39.Sulletun minel'evveliyne.
40.Ve sulletun minelahiriyne.
41.Ve ashabuşşimali ma ishabuşşimali.
42.Fiy semumin ve hamiymin.
43.Ve zıllin min yahmumin.
44.La baridin ve la keriymin.
45.İnnehum kanu kable zalike mutrefiyne.
46.Ve kanu yusırrune 'alelhınsil'azıymi.
47.Ve kanu yekulune eiza mitna ve kunna turaben ve 'ızamen einne lemeb'usune.
48.Eve abaunel'evvelune.
49.Kul innel'evveliyne vel'ahıriyne.
50.Lemecmu'une ila miykati yevmin ma'lumin.
51.Summe innekum eyyuheddallunelmukezzibune.
52.Leakilune min şecerin min zakkumin.
53.Femaliune minhelbutune.
54.Feşaribune 'aleyhi minelhamiymi.
55.Feşaribune şurbelhiymi.
56.Haza nuzuluhum yevmeddiyni.
57.Nahnu halaknakum felevla tusaddikune.
58.Efereeytum ma tumnune.
59.Eentum tahlukunehu em nahnulhalikune.
60.Nahnu kadderna beynekumulmevte ve ma nahnu bimesbukıyne.
61.'Ala en nubeddile emsalekum ve nunşiekum fiy ma la ta'lemune.
62.Ve lekad 'alimtumunneş'etel'ula felevla tezekkerune.
63.Efereeytum ma tahrusune.
64.Eeentum tezre'unehu em nahnuzzari'une.
65.Lev neşa'u lece'alnahu hutamen fezaltum tefekkehune.
66.İnna lemuğremune.
67.Bel nahnu mahrumune.
68.Efereeytumulmaelleziy teşrebune.
69.Eentum enzeltumuhu minelmizni em nahnulmunzilune.
70.Lev neşa'u ce'alnahu ucacen felevla teşkurune.
71.Efereeytumunnarelletiy turune.
72.Eentum enşe'tum şecereteha em nahnul munşiune.
73.Nahnu ce'alnaha tezkireten ve meta'an lilmukviyne.
74.Fesibbıh bismi rabbikel'azıymi.
75.Fela uksimu bimevakı'ınnnucumi.
76.Ve innehu lekasemun lev ta'lemune 'azıymun.
77.İnnehu lekur'anun keriymun.
78.Fiy kitamin meknunin.
79.Lya yemessuhu illelmutahherune.
80.Tenziylun min rabbil'alemiyne.
81.Efebihazelhadiysi entum mudhinune.
82.Ve tec'alune rizkakum ennekum tukezzibune.
83.Felevla iza beleğatilhulkume.
84.Ve entum hıyneizin tenzurune.
85.Ve nahnu akrebu ileyhi minkum ve lakin la tubsırune.
86.Felevla in kuntum ğayre mediyniyne.
87.Terci'uneha in kuntum sadikıyne.
88.Feemma in kane minelmukarrebiyne.
89.Feravhun ve reyhanun ve cennetu na'ıymin.
90.Ve emma in kane min ashabilyemiyni.
91.Feselamun leke min ashabilyemiyni.
92.Ve emma in kane minelmukezzibiyneddalliyne.
93.Fenuzulun min hamiymin.
94.Ve tasliyetu cahıymin.
95.İnne haza lehuve hakkulyakıyni.
96.Fesebbih bismi rabbikel'azıymi.
Vakıa Suresi Konusu
Vakıa suresinde kıyametin kopmasından önceki ve sonraki dehşetli hâller, insanların amellerine göre içinde yer alacağı gruplar konu ediliyor.
Vakıa Suresi Anlamı ve Önemi
Vakıa suresi adını birinci ayette geçen “elvâkı’a” kelimesinden almıştır. Vâkıa, gerçekleşen, meydana gelen olay anlamına geliyor. İçerik bakımından da kıyameti ifade etmektedir.
Peygamber Efendimiz, “Vakıa suresini kim her gece okursa ona fakirlik bulaşmaz” diyerek surenin önemine değinmiştir.
Vakıa suresini düzenli olarak her gün okumak bol rızık ve iman kazandırmakla birlikte, ölüler ve hastalar için de şifa kaynağıdır. Ölünün arkasından okunduğunda ızdırapları azalmaktadır. Eceli gelmiş hastalara okunduğunda imanlı olarak giderler ve sorgu meleklerinin sorularına rahatlıkla cevap verebilirler.
Vakıa Suresi Kaç Ayet Ve Sayfadır? Ne Zaman İndirilmiştir?
Vakıa suresi 56. sure olup, 93 ayetten ve 3,5 sayfadan oluşuyor. Hicretten önce Mekke döneminde indirilmiştir.
Vakıa Suresi Kaçıncı Sayfa ve Cüz İçinde Bulunuyor?
Vakıa suresi 27. cüzde bulunuyor. 533. sayfadan başlayıp, 536. sayfada bitiyor.
Vakıa Suresi Okumanın Fazileti ve Faydaları
Vakıa Suresi, zenginlik suresi olup, oldukça etkili ve kuvvetli bir suredir. Peygamber Efendimiz tarafından her gece okunması tavsiye edilmiştir. Bu süreyi düzenli okuyana fakirlik dokunmayacağı müjdelenmiştir.
Ölüm döşeğindeki kişi için okunduğunda sorgu meleklerinin sorgusu sırasında ölen kişi sorulara daha kolay cevap verir.
40 gün boyunca her gün Vakıa suresi okunduğunda helal rızık kazanılır, zahmet çekilmez. Allah-u Teala kişinin ne muradı varsa verir.
İkindi ve akşam namazlarından sonra okunduğunda bol ve helal kazanç nasip edilir.
Vakıa Suresi Abdestsiz Okunur mu?
Kuran üzerinden okunacak hiçbir ayet ve sure abdestsiz okunmaz. Zaten Vakıa suresinde de bu konu açıklığa kavuşturulmuştur. Sureyi, Kuran’dan okuyacaksanız abdest almak zorundasınız. Kuran’a el değdirmeyecekseniz, abdestsiz okuyabilirsiniz. Sureyi ezbere biliyorsanız, abdestiniz olmadan da okuyabilirsiniz.
Vakıa Suresi Hikmeti ve Sırları
Peygamber Efendimiz, surenin her gün akşam namazından sonra okunmasını tavsiye etmiştir. Fakirlikten kurtulmak isteyenler, yoksulluktan bıkanlar, rızık, bolluk ve bereket isteyen kişiler, aksatmadan bu süreyi her akşam okumalıdırlar.
Vakıa suresini ikindi namazının hemen akabinde rızkın artması için okunabilir.
Sabah namazından sonra sureyi bir defa okuyup, sonra 1000 defa “Ya Kerim Ya Vedud” tesbihi çeken kişinin Allah (CC) ne dileği varsa kabul eder.
Rızkını artırmak, muradına kavuşmak isteyen kişiler bu sureyi okuyabilir.
Vakıa Suresi Ne Zaman, Neden ve Nasıl Okunur?
Vakıa suresi, farz namazlarından sonra okunabilir. Fakat özellikle sevap kazanılmak isteniyorsa akşam namazından sonra okunması daha eftaldir. Helal rızık, bereket, sağlık, kısmet isteyen kişiler farz namazlarının dışında nafile namazı kıldıktan sonra da okuyabilirler.
Sure, Kuran ve dua kitaplarından okunabileceği gibi ezberden de okunabilir. Namaz içinde sessiz okunması gerektiğinden, namaz dışında ortamda bulunanların duyacağı şekilde hafif sesli okunabilir.
Vakıa Suresi Nasıl Ezberlenir?
Vakıa suresi 96 ayetten oluştuğu için bir defada ezberlenmesi çok zordur. Bu nedenle ayet ayet ezberlenmesi en doğrusu ve kolayıdır. Birkaç defa okunduktan sonra, ezbere okunmaya çalışılır. Ayet ezberlendikten sonra bir sonrakine geçilir. Her ayet ezberlendiğinde bir öncekiyle birlikte okuyarak, pekiştirmiş olursunuz.
Vakıa Suresi Ne Anlatıyor?
Surede kıyamet gününün gerçek olduğu anlatılıyor. Geniş bir biçimde cennet ve cehennem tasvirleri yapılıyor. Allah’ın kudretinden kanıtlar örnek veriliyor. Kuran’ın, Allah katından indirildiğine ve insanlar için büyük bir nimet olduğuna dikkat çekiliyor.
Vakıa Suresi Ölülere Okunur mu?
Vakıa suresi ölen kişilerin ardından okunabilir. Sure, mezarlıkta veya herhangi bir yerde okunup, kişinin ölmüşleri için hediye edildiğinde o kişi/kişilerin ızdırabı çektiği acı hafifleyecektir.
Vakıa Suresi Özellikleri
Vakıa suresi dünyada zenginlik, helal rızık, ahrette de iman elde edilmesini sağlayan güçlü ve etkili bir suredir. Vakıa suresini kim inanarak okursa; Allah’ın, kıyametin ve Kuran’ın varlığına şahadet etmiş oluyor. Bu seriyi kim her gün okursa, o kişiye fakirlik ve açlık nedir bilmez. Hanesinde helal rızık, bolluk ve bereket eksik olmaz.
Eceli gelen kişiye okunursa, o kişinin sorgusu kolay olur, imanlı şekilde kabre girer. Ölmüş kişiye okunursa, kabir azabı azalır.
Vakıa Suresi Şifa İçin Okunur mu?
Kur'an-ı Kerim genel anlamıyla bir şifa kaynağı olduğu için bu sureyi de Allah (C.C.)'den şifa talep etmek için dua olarak okunabilir. Maddi zenginlik ve rızık için okunur. Bunun dışında ahrete imanlı gidilmesi ve kabir azabının azaltılması için okunur.
Vakıa Suresi Uzun Bağışlama Duası
Vakıa suresini okuduğunuzda “Allahümme inni es’elüke bi meagidil ızzi min arşike ve münteher rahmeti min kitâbike” cümlesiyle başlayan Vakıa duası bulunuyor. Bunu da okuyarak, Allah’tan ne murat ve niyazınız varsa isteyebilirsiniz.
Vakıa Suresi Üzerinde Taşımak
Vakıa suresi bir kâğıda yazılarak veya cep tipi dua kitapları halinde kişi üzerinde taşıyabilir. Surenin, kişinin üzerinde bulunmasının bir fazileti yoktur. Kişinin dua saati geldiğinde veya namazlardan sonra çıkarıp okuyabilir, sık sık okuyarak ezber yapabilir. Böylece daha çok sevap kazanır.
Vakıa Suresi Ne Zaman Okunmalı?
Peygamber Efendimiz, akşam namazlarından sonra okunmasını tavsiye etse de, farz namazlarından sonra okunabilir. Bunun dışında kişinin dua saati geldiğinde de okuyabilir.
Vakıa Suresi Diyanet Türkçe Meali
Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla Kesin gerçekleşecek (olan Kıyamet) koptuğu zaman, onun kopuşunu yalanlayacak kimse olmayacaktır. ﴾1-2﴿ Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır. ﴾3-7﴿ Ahiret mutluluğuna erenler var ya; ne mutlu kimselerdir! ﴾8﴿ Kötülüğe batanlara gelince; ne mutsuz kimselerdir! ﴾9﴿ (İman ve amelde) öne geçenler ise (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah'a) yaklaştırılmış kimselerdir. ﴾10-11﴿ Onlar, Naîm cennetlerindedirler. ﴾12﴿ Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir. ﴾13-14﴿ Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevherâtla işlenmiş tahtlar üzerindedirler. ﴾15-16﴿
Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar. ﴾17-21﴿ Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır. ﴾22-23﴿ (Bütün bunlar) işledikleri amellere karşılık bir mükâfat olarak (verilir.) ﴾24﴿ Orada ne boş bir söz, ne de günaha sokan bir şey işitirler. ﴾25﴿ Sadece "selam!", "selam!" sözünü işitirler. ﴾26﴿ Ahiret mutluluğuna erenler, ne mutlu kimselerdir! ﴾27﴿ (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler. ﴾28-34﴿ Biz onları (hurileri) yepyeni bir yaratılışta yarattık. ﴾35﴿ Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık. ﴾36-38﴿ Bunların birçoğu öncekilerden, bir çoğu da sonrakilerdendir. ﴾39-40﴿ Kötülüğe batanlar ise ne mutsuz kimselerdir! ﴾41﴿ Onlar, iliklere işleyen bir ateş ve bir kaynar su içindedirler. Ne serin ve ne de yararlı olan zifiri bir gölge içinde!.. ﴾42-44﴿ Çünkü onlar, bundan önce (dünyada varlık içinde) sefahata dalmış ve azgın kimselerdi. ﴾45﴿ Büyük günah üzerinde ısrar ediyorlardı. ﴾46﴿ Diyorlardı ki: "Biz öldükten, toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra mı, biz mi bir daha diriltilecekmişiz?" ﴾47﴿ "Evvelki atalarımız da mı?" ﴾48﴿ De ki: "Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli bir günün belli bir vaktinde toplanacaklardır." ﴾49-50﴿
Sonra siz ey haktan sapan yalanlayıcılar! Mutlaka (cehennemde) bir ağaçtan, zakkumdan yiyeceksiniz. ﴾51-52﴿ Karınlarınızı ondan dolduracaksınız. ﴾53﴿ Üstüne de o kaynar sudan içeceksiniz. ﴾54﴿ Kanmak bilmez susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz. ﴾55﴿ İşte bu hesap ve ceza gününde onlara ziyafetleridir. ﴾56﴿ Sizi biz yarattık. Hâlâ tasdik etmeyecek misiniz? ﴾57﴿ Attığınız o meniye ne dersiniz?! ﴾58﴿ Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz? ﴾59﴿ Sizin yerinize benzerlerinizi getirmek ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden yaratmak üzere aranızda ölümü biz takdir ettik. (Bu konuda) bizim önümüze geçilmez. ﴾60-61﴿ Andolsun, birinci yaratılışı(nızı) biliyorsunuz. O halde düşünseniz ya! ﴾62﴿ Ektiğiniz tohuma ne dersiniz?! ﴾63﴿ Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz? ﴾64﴿ Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşkınlık içinde şöyle geveleyip dururdunuz: ﴾65﴿ "Muhakkak biz çok ziyandayız!" ﴾66﴿ "Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!" ﴾67﴿ İçtiğiniz suya ne dersiniz?! ﴾68﴿ Siz mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz? ﴾69﴿ Dileseydik onu acı bir su yapardık. O halde şükretseydiniz ya!.. ﴾70﴿ Tutuşturduğunuz ateşe ne dersiniz?! ﴾71﴿ Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz? ﴾72﴿ Biz onu bir ibret ve ıssız yerlerde yaşayanlara bir yarar kaynağı kıldık. ﴾73﴿ O halde, O yüce Rabbinin adını tesbih et (yücelt). ﴾74﴿ Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, -eğer bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir- ﴾75-76﴿
O, elbette değerli bir Kur'an'dır. ﴾77﴿ Korunmuş bir kitaptadır. ﴾78﴿ Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir. ﴾79﴿ Âlemlerin Rabb'inden indirilmedir. ﴾80﴿ Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz ve Allah'ın verdiği rızka O'nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz? ﴾81-82﴿ Can boğaza geldiğinde, onu geri döndürsenize! ﴾83﴿ Oysa siz o zaman bakıp durursunuz. ﴾84﴿ Biz ise ona sizden daha yakınız. Fakat siz göremezsiniz. ﴾85﴿ Eğer hesaba çekilmeyecekseniz ve doğru söyleyenler iseniz, onu geri döndürsenize! ﴾86-87﴿ Fakat (ölen kişi) Allah'a yakın kılınmışlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır. ﴾88-89﴿ Eğer Ahiret mutluluğuna ermiş kişilerden ise, kendisine, "Selam sana Ahiret mutluluğuna ermişlerden!" denir. ﴾90-91﴿ Ama haktan sapan yalancılardan ise, işte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır. ﴾92-93﴿ Bir de cehenneme atılma vardır. ﴾94﴿ Şüphesiz bu, kesin gerçektir. ﴾95﴿ Öyleyse yüce Rabbinin adını tesbih et. ﴾96﴿
Vakıa ne demek?
Mekke döneminde inmiştir. Sûre, adını birinci âyette geçen “elvâkı’a” kelimesinden almıştır. Vâkı’a, gerçekleşen, meydana gelen olay demektir. Burada kıyameti ifade etmektedir. Sûrede başlıca, kıyametin kopmasından önceki ve sonraki dehşetli hâller ve insanların amellerine göre içinde yer alacağı gruplar konu edilmektedir.
Vakıa Suresi Fazileti ve Tefsiri
Kıyamet sahneleriyle ilgili çarpıcı bir tasvire yer verildikten sonra, âhirette insanların üç gruba ayrılacakları belirtilmektedir. Bu gruplardan ilki, 8. âyette “ashâbü’l-meymene”, 27, 38, 90 ve 91. âyetlerde “ashâbü’l-yemîn” olarak adlandırılmış olup, Kur’an’daki başka açıklamalardan anlaşıldığına göre bu, “amel defteri sağ tarafından verilenler” demektir (bk. İsrâ 17/71; Hâkka 69/19; İnşikåk 84/7). İkinci grup 9. âyette “ashâbü’l-meş’eme” ve 41. âyette “ashâbü’ş-şimâl” olarak adlandırılmış, ayrıca 51 ve 92. âyetlerde “yoldan sapmış inkârcılar” diye anılmıştır. Bunlar amel defteri sol tarafından veya arka tarafından verilenlerdir (bk. Hâkka 69/25; İnşikåk 84/10). Üçüncü grup ise 10. âyette “es-sâbikûne’s-sâbikûn” (önde olanlar, o önde olanlar), 11 ve 88. âyetlerde “mukarrebûn” (Allah’a en yakın olanlar) şeklinde nitelenmiştir; bunların, amel defteri sağından verilenlerin önde gelen, mertebesi yüksek olan kesimi oldukları anlaşılmaktadır. Birinci grup için kullanılan “ashâbü’l-meymene” tamlamasındaki meymene kelimesi “uğur, bereket”, “ashâbü’l-meş’eme” tamlamasındaki meş’eme kelimesi “uğursuzluk” anlamına gelmekle beraber esasen bunlar da Araplar’da hayrın sağdan ve şerrin sol taraftan geldiği telakkisiyle bağlantılıdır. Yine, Arapça’da bu mâna ile ilişkili olarak söz konusu tabirlerden birincisi değerli ve yüksek mevkideki insanları, ikincisi de düşük mertebede bulunanları ifade etmek üzere kullanılır. Bazı müfessirler Hadîd sûresinin 12 ve Tahrîm sûresinin 8. âyetlerine dayanarak burada birinci gruptakilerin sağ yanlarının Allah’ın nuruyla aydınlanacağına işaret bulunduğu yorumunu yapmışlardır (Zemahşerî, IV, 56; Râzî, XXIX, 142–145). Bu bilgiler dikkate alınarak, –bağlama göre farklı tercümeler yapılabilirse de– ashâbü’l-meymene ve ashâbü’l-yemîn tamlamaları için “Allah’ın hoşnut olduğu tavırları benimseyen, O’nun katında değerli kimseler” anlamını yansıtacak bir tercüme yapılması uygun olur. Bu sebeple, belirtilen âyetlerin meâllerinde bu deyimler “hakkın ve erdemin yanında olanlar” şeklinde çevrilmiştir. Aynı anlayışla, ashâbü’l-meş’eme ve ashâbü’ş-şimâl deyimleri de ilgili âyetlerde “bâtılın ve erdemsizliğin yanında olanlar” şeklinde karşılanmıştır.
1. âyette geçen vâkıa kelimesi “meydana gelen, vukûu kesin olan önemli hâdise” demektir. Kıyametin geleceğinde kuşku bulunmadığı için bu kelimeyle anılmıştır. Müfessirlerin bir kısmı, “büyük olay gerçekleştiği zaman” ifadesinin devamında “göreceksiniz neler olacak!” gibi bir mânanın bulunduğunu düşünmüşlerdir. Buna göre 2. âyete “Ki onun meydana geleceğini kimse yalan sayamaz” şeklinde mâna vermek uygun olur. Yine bu âyetteki kâzibe kelimesinin cümledeki görevini farklı değerlendirerek “onun oluşu asla yalan değildir” anlamı da verilebilmektedir (Zemahşerî, IV, 55-56; İbn Atıyye, V, 238).
Bazı müfessirlere göre 3. âyette söz konusu edilen “alçaltma ve yükseltme” kıyametle birlikte evrende meydana gelecek fizikî değişikliklerle ilgili olup mevcut düzen ve dengenin altüst olacağı anlamındadır; bu yorum 5-6. âyetlerdeki tasvire uygun düşmektedir. Diğer bir yaklaşıma göre alçaltma ve yükseltme insan unsuruyla ilgilidir. Bu da iki farklı yorum ortaya çıkarmaktadır: a) Kıyametin kopması âhirette inkârcıları cehennemin aşağılarına düşürecek ve müminleri cennetin yukarılarına yükseltecektir; b) Kıyametin kopması bu dünyada büyüklenen nice kimseleri ve toplumları alçaltacak, rezil rüsvâ edecek, horlanan veya tevazu gösteren nicelerini de yüceltecektir (Taberî, XXVII, 166-167; Zemahşerî, IV, 56; İbn Atıyye, V, 239).
“Mukarrebûn” (Allah’a en yakın olanlar) diye nitelenen “es-sâbikûne’s-sâbikûn” (önde olanlar, o önde olanlar) grubu ile “Allah ve resulüne ilk iman edenler, ilk muhacirler, iki kıbleye doğru da namaz kılmış sahâbîler” şeklinde belirli kimselerin kastedildiği yorumları yapılmış olmakla beraber, İbn Atıyye esasen âyetin dünyada iken iyilik yapma ve kötülüklerden sakınma hususunda öncü konumunda olan ve âhiret mutluluğunda da en önde olmayı hak eden bütün insanları kapsadığını belirtir (diğer yorumlarla birlikte bk. Taberî, XXVII, 170-171; İbn Atıyye, V, 240; Şevkânî, V, 172). 13. âyette geçen ve “çoğu” diye tercüme edilen sülle kelimesi “az olsun çok olsun insan topluluğu”nu ifade eden bir kelimedir. Buna göre âyeti “bir kısmı öncekilerdendir” şeklinde çevirmek mümkündür. Fakat sonrakilerden söz eden 14. âyette “birazı” dendiği için buna da “çoğu” anlamı verilmiştir. Burada Kur’an’ın muasırları ve sonrasını kapsayan bir tasniften söz edildiği kabul edilirse, “sâbikûn”dan çoğunun öncekilerden olduğunu izah kolaylaşır; zira bu grubun öncüleri sahâbe-i kirâmdır. Bu tasnifin geçmiş ümmetleri de kapsadığı kabul edildiğinde ise, gelip geçmişlerden “sâbikûn”un çokluğu, bütün peygamberleri içine almasıyla izah edilebilir (İbn Atıyye, V, 241). 15-26. âyetlerde ve daha sonra da 28-37. âyetlerde cennet nimetiyle ödüllendirilecek ve onurlandırılacak kimseleri bekleyen hayata ilişkin canlı tasvirlere yer verilmektedir. 17. âyette, dünyadaki tasavvurlarımıza göre hatıra gelebilecek bir soruya cevap verilmekte; cennette dünyada olduğu gibi bir kısım insanların diğerlerine hizmet vermesinin söz konusu olmayacağı, cennetle ödüllendirilen herkesin “hizmet edilen” konumunda bulunacağı, ikramları sunmak üzere –sonsuza dek genç kalacak– hizmetçiler tahsis edileceği bildirilmektedir (başka yorumlarla birlikte bk. Şevkânî, V, 173-174). 19. âyetteki cennet içkilerinin içenlere baş ağrısı vermeyeceğine dair ifade “toplantıları dağıtılmaz, ağızlarının tadını kaçıracak bir durumla karşılaşmazlar”, aynı içkinin sarhoşluk vermeyeceğine dair ifade ise “içtikleri tükenmez” mânalarıyla da açıklanmıştır (İbn Atıyye, V, 242; cennet ve nimetleri hakkında bilgi ve değerlendirme için bk. Bakara 2/25; Zuhruf 43/68-73; M. Süreyya Şahin-Bekir Topaloğlu, “Cennet”, DİA, VII, 374-386).
Hakkın ve erdemin yanında olanları bekleyen âhiret nimetlerine ilişkin bazı ayrıntılı bilgiler verilmektedir. 39-40. âyetlerde, 13-14. âyetlerdekinden farklı olarak hem öncekiler hem de sonrakiler için “bir çoğu” anlamı verilen sülle kelimesi kullanılmıştır. 14. âyette sâbikûnun “az” olmasının ifade edilmesi bir yandan bu mertebeye erişmenin zorluğunu belirtirken diğer yandan da iyi davranışlar için yarışmaya özendirme taşımaktadır. Burada ise sâbikûna göre bir alt derecede bulunacak müminlerin hemen bütün nesillerde çoğunluğu teşkil edeceğine işaret edilmiş olup olayın tabiatına uygun olan da budur (Derveze, III, 103-104, 106).
28. âyette geçen ve “dalbastı kiraz” olarak çevrilen tamlama daha çok Arabistan kirazının dikensiz olanı manasıyla açıklanır (bu tercihin izahı için bk. Elmalılı, VII, 4706-4707). 29. âyette geçen tamlama müfessirlerin çoğunluğunca “meyve yüklü muz ağaçları” diye anlaşılmış olmakla beraber başka ağaç tasvirleri de yapılmıştır (başka açıklamalar için bk. Şevkânî, V, 177). 34. âyet daha çok “Kabartılmış döşekler üzerinde (olacaklar)” diye anlaşılmıştır. Birçok müfessir ise –müteakip âyetlerin ifadesi ile Hz. Peygamber’in cennet ehli kadınların genç ve aynı yaşta olacakları ve hep öyle kalacakları yönündeki açıklamalarını dikkate alarak– bunu “ve mertebeleri yükseltilmiş eşleriyle birlikte olacaklar” şeklinde yorumlamıştır (Zemahşerî, IV, 58-59; İbn Atıyye, V, 244-245).
35 ve 61. âyetler, âhiret hayatında insanların ve eşlerinin hangi biçimde olacağı hususunda önemli bir ilkeyi hatırlatmaktadır: Yüce Allah orada herkesi oraya mahsus bir biçimde yeniden yaratacak, –âyetin ifadesiyle– “inşâ” edecektir; bizim bu dünyadaki tasavvurlarımızla bunun mahiyetini bilmemiz, anlamamız mümkün değildir. Şu halde oraya ilişkin olarak verilen diğer bilgi ve ayrıntıları hep bu ilke ışığında düşünmek gerekir. Buna göre öyle anlaşılıyor ki, âyet ve hadislerde cennet hayatı anlatılırken gençlik, bâkirelik, aynı yaşlarda olma gibi özelliklerden söz edilmesindeki amaç mahiyet bilgisi vermek değil, oradaki nimetlerin, dünya nimetleri gibi gelip geçici olmadığını, dolayısıyla insanların bunlardan mahrum kalıp tekrar elde edebilmek için özlem ve hasret hissetmeyecekleri yahut paylaşma kaygısı, kıskançlık ve birbirlerini çekememe gibi olumsuz durumların söz konusu olmayacağını belirtmek, bu hayatta gerçekleşmesi mümkün olmayan istek, özlem ve hayallerin, kısacası mükemmelliğin ve tam mânasıyla mutluluğun ancak orada bulunabileceğini somut bir anlatıma kavuşturmaktır.

Bu konuyu yazdır

Rainbow ? Aura Nedir? Gerçekten Var Mıdır? Nasıl Aura Rengimizi Hesaplarız??
Yazar: Mucize'm - 03-19-2025, 09:23 PM - Forum: Mucizeler Kahvesi – Sıcak Sohbet & Dertleşme - Yorum Yok

 Aura Nedir? Gerçekten Var Mıdır? Nasıl Aura Rengimizi Hesaplarız?

Aura Nedir?
Auranın sözlük anlamına baktığımızda karşımıza şöyle bir tanım çıkıyor: 'Kişiyi çevreleyen gözle görülmez enerji veya atmosfer' Günlük hayatta kullanımı ve anlamı insanın enerjisini canlılık ve parlaklığını ifade etmek için kullanılan bir terimdir.
Gerçekten aura diye bir şey var mı?
Elbette var. Bir ortama girdiğinde tüm gözlerini üstüne çeken, ilk görüşte içinizin ısındığı veya daha tanımadan gıcık kaptığımız o insanlar var ya, hah işte hepsi bu auradan dolayı. Gün içerisinde yaşadığımız olaylardan, iletişim kurduğumuz insanlardan hatta yiyip içtiğimiz şeylerden bile auramız etkileniyor. Biriyle tartışıyoruz modumuz düşüyor ya da iltifat alıyoruz bir anda enerjimiz artıyor. Bilinçaltımız bile auramızda önemli bir etken.
Aura Rengimizi Hesaplayalım!
Bilimsel olarak kanıtlanmamış olsa da auramızı yani aura taban rengimizi numeroloji yardımıyla hesaplayabiliyoruz. Numerolojide her sayı bir renkle ilişkilendirilmiştir. Buna göre;
1. Kırmızı
2. Turuncu
3. Sarı
4. Yeşil
5. Mavi
6. Indigo
7. Mor
8. Pembe
9. Bronz
11. Gümüş
22. Altın
Yaşam yolu numarasıyla aura rengimizi bulabiliriz. Yani, numerolojinin yalancısıyım ben öyle diyelim. :-) Doğum tarihimizi gün, ay yıl şeklinde bir kağıda yazalım. Örneğin 10 Ocak 1970 doğumlusunuz. Sayıları topluyoruz. 10+1+1970= 1981 çıkıyor. Bu elde ettiğimiz sayıda her basamağı topluyoruz. 10 elde ettik mi. Bu sayıyı da tek basamağa indirgiyoruz. 1+0=1 yani bu kişinin aura rengini kırmızı olarak belirliyoruz.
Tek basamağa indirgemede 2 istisna var. Eğer toplamlar 11 veya 22 çıkarsa teke indirgemiyoruz. Bunlar özel sayılardır. Numerolojide de ana sayılar olarak nitelendirilirler.
Şimdi renge göre aura özelliklerini açıklayalım:
Kırmızı: Tonlarına göre oldukça farklı şekillerde yorumlanan kırmızı, koyu olduğunda kişinin o an sinirli, huzursuz ve gergin olduğunu gösteriyor. Ayrıca kırmızın koyu tonları ihtiras ve bencillikle de örtüşüyor. Ancak ateşin renginin açık tonları kişiyi besleyen hırs ve azmi betimlerken kişinin oldukça öz güvenli ve cesur olduğunu da simgeliyor.
Turuncu: Maceraperest insanları etrafını çevreleyen turuncu, yeni deneyimler içerisinde olan heyecanlı kişilere eşlik ediyor. Yeniliklere önem veren, pozitif insanların çevresinde görülen bu renk, parlak olduğunda cinsel isteği simgeliyor. Bunun yanı sıra arkadaş ortamlarında da turuncu renk kişileri çevreleyebiliyor.
Sarı: Eğlenmeyi ve eğlendirmeyi seven insanlarda daha fazla görülen bu renk, değişken bir yapıyı da temsil ediyor. Öz güveni yüksek ve zeki insanların da aura rengi olarak bilinen sarının canlı tonları, kişinin parlak bir fikir geliştirme sürecinde olduğunu gösterirken bu rengin mat tonları da kişinin zihnini istemediği konuların işgal ettiğini temsil ediyor.
Yeşil: Doğanın rengi olan yeşil, söz konusu aura olduğunda da denge ve uyumu simgeliyor. Canlı yeşiller kişinin bulunduğu ortama denge getirdiğini gösterirken rengin giderek koyulaşması güvensizlik gibi duyguların kişiyi çevrelediğini simgeliyor. Kendini geliştirmeye açık, insanların fikirlerine önem veren kişilerin enerji dalgaları yeşil ile gözlemleniyor.
Mavi: Sanatçıların aura rengi olarak da bilinen mavi, iletişim yeteneği yüksek, pozitif ve canlı bir ruh haline sahip olan kişilerde sıkça görülebiliyor. Her bir tonunun bambaşka bir ruh halini simgelemesi oldukça önemli olduğu gibi koyu tonları karamsar anlarda ortaya çıkabiliyor. Açık tonları ise hayaller kuran kişilerin etrafını sarabiliyor.
İndigo: Bu rengi taban rengi olarak belirlemek güç olabilir çünkü kimi zaman neredeyse mora kaçar. Sıcak, şifa veren ve doyurucu bir renktir. Taban rengi indigo olan kişiler genellikle insani yardım konularıyla ilgilenirler. Başkalarına yardım etmekten hoşlanırlar, sevdikleri insanlar çevrelerindeyken çok büyük mutluluk yaşarlar. İndigonun negatif çizgisi "hayır" demeyi becerememeleridir. Bu tür insanlar başkaları tarafından çok rahatça kullanılır.
Mor: Asalet ile eş anlamlı olan mor, aura rengi olarak da kişinin maneviyat ile kurduğu yakın bağı temsil ediyor. Kişinin spiritüel ve maneviyat gibi konularla ilgili olduğu anlarda çevresinde görülen bu güçlü rengin açık tonları aydınlanmayı simgelerken daha koyu tonları kazanma isteğinin bir göstergesi olabiliyor.
Pembe: Merhametli ve kibar insanların etrafını çevreleyen bu pozitif renk aynı zamanda sevgi dolu insanların da enerji dalgalarının görünen kısmını oluşturuyor. Hayal gücü yüksek olan kişilerde de görülen pembe aura rengi, aşık insanların yaydığı enerjiyi sembolize ediyor.
Bronz: Bu, genellikle bir sonbahar tonudur ve neredeyse paslı olan görünümü son derece çekicidir. Taban rengi bronz olanlar sevgi dolu, başkalarına özen gösteren, insancıl ve yardımsever insanlardır. Yumuşak kalpli ve cömerttirler. Sonuç olarak da sık sık başkalarının baskısı altında kaldıklarından 'hayır' demeyi öğrenmeleri gerekir.
Gümüş: Gümüş, aurada sık rastlanan bir renk olmasına karşın taban rengi olarak pek sık rastlanmaz. Taban rengi gümüş olan insanlar büyük fikirlerle doludurlar ama ne yazık ki bu fikirlerin pek çoğu pratik değildir. Bu insanların genellikle yeterince motivasyonu yoktur, hayalperesttirler, düşlerini gerçeğe dönüştüremezler. Ancak bir kez motive olup da takip etmeye değer bir fikir yakaladıklarında, bu kişilerdeki gelişmeler izlemesi sevinç veren bir başarı haline dönüşür.
Altın: Bu, taban rengi açısından en güçlü renktir. İnsanlara geniş boyutlu projeleri ve kafalarına koydukları herşeyi gerçekleştirme becerisi verir. Karizmatik, çok çalışkan, sabırlı ve kendilerine amaç belirleyen kimselerdir. Yaşamda en büyük başarılarını geç kazanırlar. Azizlerin ve öbür tinsel kişilerin başlarının çevresindeki halenin genelde altın rengi olması boşuna değildir, bu onların sonsuz potansiyelini gösterir.

ALINTI

Bu konuyu yazdır

  Bolluk ve bereket enerjisini yaşamımıza nasıl çekeriz?
Yazar: Mucize'm - 03-19-2025, 09:12 PM - Forum: Enerji & Çakralar – Spiritüel Deneyimler - Yorum Yok

Bolluk ve bereket enerjisini yaşamımıza nasıl çekeriz?



Bolluk ve bereket enerjisini yaşamımıza nasıl çekeriz?
Hepimiz, yaşamımızı daha iyi standartlara taşımak için çalışırız. Peki, çalışmak dışında da, istediğimiz zenginliğe ulaşmamızı sağlayacak farklı yöntemleri biliyor muyuz?
Öncelikle; zihinsel olumlamalar üzerinde durmak istiyorum.
Herkes; zengin olmayı ister fakat buna karşın zihni, bunun gerçekleşemeyeceği üzerine sayısız olumsuzlamalarla doludur. Maaşınız azdır, geçim sıkıntısı içindesinizdir, ekonomik koşullar zordur, iyi bir iş bulmak zordur, yakın çevrenizde zengin kimse yoktur, şans oyunlarında da şanslı değilsinizdir vs… Bunların farkında olmamız, enerjimizi bu negatifliklerin üzerine yoğunlaştırmamızı gerektirmez. Zihninize; inanmasanız bile, aşağıda belirteceğim önermeleri yükleyin. Yüksek benliğimiz; vereceğimiz tüm mesajları birer gerçeklik olarak alır ve gerçekleştirirken bizim sınırlı zihnimizin farkında olamayacağı kadar yaratıcı yöntemlerle çalışır. İkinci kural, herşeyin Şimdi’de olduğunu imgelemek ve yer yer sözlü ifadelerle bunu güçlendirmektir. Üçüncüsü; bu yöntemin daha etkin olmasını istiyorsanız, bu olumlamaları uyumadan hemen önce tekrarlamaktır. Böylece; bu olumlamalar, uyuduğunuz süre boyunca negatif kesintilere uğramaksızın, bilinçaltınıza işleyecektir.
”Sevgili Yüksek Benliğim; seni, yaşamıma, bereket ve bolluğu çekmen için programlıyorum. Şüphesiz ki, sen bunun için gereken yaratıcılığa ve sınırsız güce sahipsin.
Para enerjisini; yaşamıma, kolaylıkla ve çabasızca çekiyorum. Yaşamımda herşey, bana ve diğerlerine yetecek kadar bol ve bereketli.
Yeryüzü; zenginliklerle doludur ve kaynaklar, herkes için yeterlidir.
Öyle zenginim ki, bunu diğer herkesle de paylaşabiliyorum. Paylaştıkça, zenginleşiyorum. Tüm enerjimi, bolluğa ve mutluluğa yoğunlaştırıyorum.
Her varlık; kaynaklardan yeterince faydalanabilsin, bunun mutluluğu yaşamımızın tüm alanlarına yansısın.”
Bu olumlamaların dışında; yapmamız gereken şeylerden biri de, kullanmadığımız eşyaları bir başkasına vererek, oluşan enerji blokajlarını kaldırmaktır, böylece yenilerinin yaşamınıza girmesine olanak sağlamış olursunuz, evrende boşluk yoktur, oluşturduğunuz her boşluk, en kısa zamanda doldurulur. Bir diğeri, paylaşmaktır. Paylaşarak, zenginleşirsiniz. Evinizde ve çalışma ortamınızda; dağınıklığa izin vermeyin, herşey mümkün olduğunca belirli bir düzen içinde olsun, böylece enerjinizi, gereksiz şeylere harcamamış olursunuz. Enerjinizi, ödenmemiş borçlara odaklamayın, aklınıza geldikçe onlara ışık gönderin ve yüksek benliğinizden, bunlara çabasızca ve en kısa zamanda çözüm bulmasını isteyin. Zihninizi, paranın nereden geleceğini düşünerek, koşullamayın. Bu sınırlamaları getirdiğinizde, para enerjisini çekemezsiniz. Yüksek benliğiniz, sizin için gerekli yolları bulur ve gerçekleştirir, buna mutlak olarak inanın.
Yaşamınızın, bolluk ve bereketle dolu olmasını diliyorum.
Kaynak;Milliyet.com.tr

Bu konuyu yazdır

  Haydi Herkes Lütfen Bu Konuya! OLUMLAMA Yapalım :)
Yazar: Azra - 03-19-2025, 08:54 PM - Forum: Mucizevi Afirmasyonlar & Günlük Motivasyon - Yorumlar (1)

Haydi Herkes Lütfen Bu Konuya! OLUMLAMA Yapalım :)


Herkese mutlu günler :)
Aklıma bir fikir geldi. Herkes yaptığı olumlamaları bu konuya yazsa. Bu sayede bilgi paylaşımı olur. Çünkü bazen insan olumlama yaparken hangi kelimeleri kullanacağını bilemiyor. Hem birbirimizin yanlışını düzeltiriz hemde işimize yarayanları alırız ne dersiniz?
Benim Olumlamalarım:
Ben çok mutluyum. Mutlu olduğum için şükürler olsun.
Hayatım çok güzel. Çevremdeki insanlar tarafından seviliyorum.
Her gün mutlu uyanıyorum. İnsanlara gülümseyerek günaydın diyorum ve çevremdekilerin günlerinin güzel geçmesini sağlıyorum.
Ben çok güzelim. Her gün daha da güzelleşiyorum.
Gözeneklerim git gide kayboluyor.
Lekelerim git gide siliniyor.
Hayatımda hep parayı çekerim.
Hayatımda her gün daha çok param olur.
Anneme Philips airfyer aldığım için çok mutluyum.
Kendime  Laptop Huwai d16 aldığım için çok mutluyum.
Yeni bir Asus bilgisayar aldığım için şükürler olsun.
Kendimi güvende hissediyorum.
Hep olumlu düşünürüm.
Bilinç altım hep olumludur.
Her olayın iyi tarafını görürüm.
Karanlıkta kendimi güvende hissediyorum.
Kendimi seviyorum ve tüm hatalarımı bağışlıyorum.
Kendimi böyle kabul ediyorum ve gülümsüyorum.
ŞÜKÜRLER OLSUN :)

Bu konuyu yazdır


Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping